Öğrenilmiş Çaresizlik Tanımı, Deneyi ve Depresyonla İlişkisi

Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?

Birey kontrol edemediği olumsuz bir duruma defalarca maruz kalması sonucunda artık bu durumu değiştiremeyeceğini düşünüp çabalamaktan vazgeçmesi durumuna öğrenilmiş çaresizlik denir. Kişinin eline bu olumsuz durumu değiştirebileceği bir fırsat geçse bile artık denemez. Her ne kadar tanımda birey diye bahsedilmiş olsa da aslında hayvanlarda da görülebilir. Hatta öğrenilmiş çaresizlik kavramı Martin Seligman ve Steven Maier’in köpeklerle yaptığı bir deney sonucunda ortaya konmuştur.

Öğrenilmiş Çaresizlik Deneyi

1960’lı yılların sonunda Martin Seligman ve Steven Maier köpeklerle çalışıyorlardı ve bu köpeklerin elektrik şokuna verdikleri tepkileri inceliyorlardı. Bu köpeklerden bazıları kontrol edemedikleri şoklara maruz kaldılar. Bu deneyde köpekler, birbirlerinden küçük bir bariyerle ayrılmış iki hazneli bir kutuya yerleştirildiler. Bu haznelerden birinin yüzeyinden elektrik şoku veriliyordu ancak diğerinden verilmiyordu.

Araştırmacılar köpekleri kutuya koyup elektriği açtıklarında garip bir şey farkettiler: Bu köpeklerden bazıları elektriksiz tarafa geçmek için hiçbir çaba sarfetmediler. Dahası, bu köpeklerin büyük bir çoğunluğu elektrik şokuna maruz kalan ve bu kötü durumdan kaçınma imkanları olmayan köpeklerdi.

Bu durumu incelemek için Seligman ve Maier araştırma yapmaya karar verdiler ve yeni köpekler buldular. Bu köpekleri 3 gruba ayırdılar:

  • Birinci gruptaki köpeklere bir süre kayış takımı takıldı ancak hiç şok almadılar.
  • İkinci gruptaki köpeklere aynı kayış takımı takıldı ve elektrik şoku da verildi ancak bu köpeklere burunlarıyla bir panele basarak şoktan kurtulma imkanı verildi.
  • Üçüncü gruptaki köpeklere aynı kayış takımı takıldı ve elektrik şoku da verildi ancak bu köpeklere şoktan kurtulma imkanı verilmedi.

Bu deneysel prosedür bittikten sonra köpekler tek tek ilk durumdaki iki hazneli odaya kondular. Birinci ve ikinci gruptaki köpekler şoktan kurtulmak için diğer tarafa atlamaları gerektiğini hızlıca anladılar ancak üçüncü gruptaki köpekler şoktan kurtulmak için hiçbir çaba sarfetmediler.

Öğrenilmiş Çaresizlik ve Depresyon

Öğrenilmiş çaresizlik ve depresyon arasındaki bağlantıyı anlamak için öncelikle Seligman ve arkadaşları tarafından belirtilen öğrenilmiş çaresizliğin iki türünü anlayalım.

Evrensel çaresizlik durumunda kişi bulunduğu durum hakkında hiçbir şey yapılamayacağına inanır. Kişi hiç kimsenin acısını hafifletemeyeceğine inanır.

Öte yandan kişisel çaresizlik çok daha sınırlandırılmış bir çaresizlik hissiyatıdır. Burada kişi, başkalarının bir çare bulabileceğini veya acısını hafifletebileceğine inanır ancak çözümü bulabilmenin kendisinin elinden gelemeyeceğine inanır.

Bu iki tür de depresyon haline sebep olabilir ancak depresyonun türü değişebilir. Evrensel çaresizlik durumunda olanlar hem problemleri için hem de çözebilme acizlikleri için dışsal sebepler bulmaya meyilliyken, kişisel çaresizlik durumunda olanlar içsel sebepler bulmaya meyillidir.

Ayriyeten kişisel çaresizlik durumunda olanlar sorunu kendilerinin çözemeyeceklerini ama başkalarının çözebileceğine inandıkları için düşük öz-saygıya sahip olmaya meyillidir.

Yukarıda bahsedilenlerin yanısıra öğrenilmiş çaresizlik iki faktör üzerinden düşünülebilir: genellik (bütünsel vs. spesifik) ve istikrar (kronik vs geçici).

Bütünsel çaresizlik durumunda kişi olumsuz etkileri sadece ilişkili alandan ziyade hayatın birkaç alanında yaşar. Bütünsel çaresizlik yaşayan insanlar spesifik çaresizlik yaşayanlara kıyasla daha şiddetli depresyon yaşarlar.

Öte yandan kronik çaresizlik (uzun bir zaman boyunca çaresizlik) yaşayanlar geçici çaresizlik yaşayanlara kıyasla depresyon semptomlarının etkisini hissetmeye daha da meyillidirler.

Öğrenilmiş çaresizliğin bu modeline göre kişi çok istediği sonuçların elde edilemez olduğuna inanırsa ve/veya nahoş sonuçların muhtemel olduğuna inanırsa, ve kişinin eylemlerinin sonuca bir etkisi olmayacağı beklentisi olunca bu durum kişide depresyonla sonuçlanır.

Ancak depresyonun türü çaresizliğin türüne göre değişir. Yaşanan depresyon semptomları çaresizliğin genellik ve istikrarına göre değişir. Ayriyeten bu yaşanan çaresizliğin öz-saygıya olan etkisi kişinin çaresizliği içsel veya dışsal faktörlere atfetmesine göre değişir.

Bu bağlamda araştırmacıların (Abramson, Seligman, & Teasdale, 1978) çaresizlikle ilişkili depresyon için sunduğu 4 strateji var:

  1. Sonuçların ihtimalini değiştirmek. İstenilen olayların ihtimalini arttırarak ve istenmeyen olayların ihtimalini azaltarak çevreyi değiştirmek.
  2. Tercih edilen sonuçla ilgili olan isteği azaltmak. Bu kişinin kontrolünde olmayan olayların olumsuzluğunu azaltarak veya gerçekleşme ihtimali aşırı az olan olaylara duyulan arzuyu azaltarak gerçekleştirilebilir.
  3. İstenilen sonuçlar elde edilebilir hale geldiğinde kişinin beklentisini kontrol edilemez durumdan kontrol edilebilir duruma getirebilmesini sağlamak. Bir başka deyişle kişiye istediği sonuçları elde etmesinin kontrolünde olduğunu farkettirmek.
  4. Başarısızlıkla ilgili gerçekçi olmayan açıklamaları dışsal (kişinin doğasından kaynaklanmayan), geçici (kronik değil), ve spesifik (büyük sorunlar bütününden ziyade spesifik bir problem) açıklamalar yönünde değiştirmek.

Kaynaklar

https://positivepsychology.com/learned-helplessness-seligman-theory-depression-cure/

https://www.psychologytoday.com/us/basics/learned-helplessness

https://www.verywellmind.com/what-is-learned-helplessness-2795326

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir